23 Haziran 2018 Cumartesi

Sarı Kantaron Sabunu ve Merhemi

Sarı kantaron bitkisinin paylaşımını yapmak için, haziran ayından daha iyi bir ay olamazdı. Neden mi?

Geleneksel Tedavinin Adı: "Kırmızı İksir" Sarı Kantaron
Sarı kantaron bitkisinin yaygın olarak kullanıldığını, yıllar önce bir Beypazarı gezisinde fark etmiştim. Daha çok çayını yapmak için, demetler halinde ve kurutulmuş olarak satılıyordu. Sonraki yıllarda turistik ve şirin bir köyümüzün tezgahlarında taze bitkisinden elde edilen sarı kantaron yağını bol miktarda görmüştüm. Nereden bilebilirdim, bir gün bu bitkiyi doğadan toplayıp, sonra sabununu ve merhemini yapabileceğimi? (Unutmadan hatırlatayım: Sarı kantaron yağını satın alırken plastik içinde olmaması, kullanılan yağın sızma zeytinyağı kalitesinde olması şart. Çünkü kullanılan yağın kalitesiyle birlikte, sarı kantaronun olumlu etkisi de artıyor.)
Konuya meraklı olanlar İstanbul Permakültür Kolektifi"nin veya Ankara Kır Çocukları’nın atölye çalışmasına katılabilirler. Kır Çocukları, Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi ve İstanbul  Permakültür Kolektifi"nin düzenlediği atölye çalışmalarına katıldıktan sonra taze olarak doğadan toplamak ve sonra da merhemini yapmak için kaynakları taramaya başladım. Sarı kantarona doğada ilk olarak mayıs ayında İzmit’in yüksek kesimlerinde rastlamıştım. Ancak buradaki sarı kantaronun yaprağı daha büyüktü ve farklı bir türüne aitti. Burayı haziran ayının sonlarına doğru tekrar ziyaret ettiğimde, beklemediğim bir şekilde bu kez aradığım sarı kantaron türünü (Hypericum perforatum’u) bulunca şaşırmıştım. 24 Haziran Hıristiyanlıkta "St. John Günü" olarak kutlanırmış (Diğer adlarıyla St. Jean, Aziz Yahya, Aziz Yohanna). İşte sarı kantaron bitkisinin, çiçeklenme dönemi Saint John gününe yani 24 Haziran’a denk düştüğü için meğer bitkiye de “Saint John’un otu” yani “St. John’s wort” adını vermişler. Ülkemizde kılıç otu, mayasıl otu, kan otu, binbirdelik otu vb. isimlerle de anılıyor.
Üzerinde çalışma yapmaya başladığım bitkiler, hayatımda bazı tesadüflere sebep oluyordu. Hatta bu küçük küçük hikayeler arttıkça evrenden mesaj mı alıyorum diye kendimden şüphe eder hale gelmiştim! Nedense en başta çalıştığım ve önemsediğim bitkilerden birisi olmasına rağmen, sarı kantaronla ilgili henüz evrenden bir mesaj alamamıştım  Ya da öyle zannediyordum. Ta ki, ilkokuldayken öğretmeni olduğum, sonraki yıllarda da öğrenim hayatını heyecanla takip ettiğim sevgili öğrencimin, kazandığı üniversitesinin adının St. John’s University olduğunu öğreninceye kadar.
''Ne gördüğümüz, büyük ölçüde ne için baktığımıza bağlıdır'' (John Lubbock) 
Ne yapayım, bağ kurmak hoşuma gidiyor 

Sarı Kantaron Sabunu
Kullanılan malzemeler: 
- Sarı kantaron yağı (bitkiyi soğuk sıkım zeytinyağı içinde bir ay kadar beklettikten sonra elde ettiğim yağ)
- Sabunlaştırıcı ve su



Sarı Kantaron Merhemi
Kullanılan malzemeler: 
- Sarı kantaron yağı (bitkiyi soğuk sıkım zeytinyağı içinde bir ay kadar beklettikten sonra elde ettiğim yağ)
- Organik balmumu
- lavanta uçucu yağı 
Gelelim merhemin yapılış esaslarına: Bitki uygun zamanda ve kirlilikten uzak bir yerde olması dikkate alınarak toplanır. Bitki, sızma zeytinyağı içinde yaklaşık 20-30 gün süreyle cam kavanoz içinde bekletilir. (Kaynakları tarayıp, uzman kişilerin görüşüne başvurduğumda yağa kırmızı rengini veren "hypericin" adlı ana etken maddenin geçmesinin yeterli olduğunu anladım. Ama zaten uzun süre dayanabilen bir bitki olduğundan isteğe göre bu süre daha fazla uzatılabiliyor.) Merak edip kuru bitkiyle denediğimde kırmızı rengini yağa vermediğini gözlemledim. Geleneksel uygulamada bitki tazeyken güneş altında bekletilip, zeytinyağının kırmızı rengi alması sağlanır. Çeşitli çiftliklerde hemen hemen aynı yöntemlerle yağı elde edilebiliyor. Bazıları yağın ve bitkinin konduğu kabın kapağını sadece ilk 3-5 gün açık bekletirken, çoğunluğu bütün süreç boyunca kavanozun kapağını kapalı tutuyor. Bazı uygulamalarda uzun süre güneş altında bekletilirken, benim de daha mantıklı bulduğum bazı uygulamalarda günde 2-3 saat güneşte kalması yeterli görülüyor. Ancak uygulamaların tamamında esas olan, bitkinin kırmızı renginin yağa geçirilmesini sağlamak oluyor. Zeytinyağı içine bitkinin özü alındıktan sonra, süzme işlemi yapılıyor. Sarı kantaronu bu şekilde kullanmak mümkün olmakla birlikte, kullanım amacını desteklemek ve kıvamı artırmak üzere kakao yağı, shea yağı ve hindistan cevizi yağı ile birlikte de kullanılabiliyor. Cilt için kullanılacak olsa da, eklenen bu yağların gıda tipi ve soğuk sıkım olmasına dikkat edilir. Katı yağlar benmari usulü eritildikten sonra, süzülen sarı kantaron yağıyla karıştırılır. En sonunda yine kullanım amacını destekleyecek ve yağın kullanım süresini uzatacak özellikte olan bir uçucu yağ seçilip, cam kavanoza alınır. Oda sıcaklığından daha yüksek sıcaklıklarda eriyebileceği için buzdolabında saklanabilir. Karışım, doğallığından emin olunan bir balmumu eklenerek kıvam kazandırılması halinde, yüksek sıcaklıkta bile erimeyeceği için buzdolabı dışında da tutulabilir.

KULLANIM ALANLARI
Cilt bakımında onarıcı ve besleyici özelliği vardır. Özellikle yoğun güneş alınan bir günün sonunda, yüz yıkandıktan sonra yüze veya güneş nedeniyle sıkıntı yaşanan diğer bölgelere sürülebilir. Işığa karşı hassasiyet oluşturabileceğinden uygulama sonrası güneşe çıkılmamalıdır. 

Aynısafa merheminde olduğu gibi, ciltteki güneş sonrası-traş sonrası vb. tahrişleri, yangıları almak için kullanılır. Ayrıca uçuk ve siğil gibi özellikle virütik rahatsızlıklarda, basit yara ve yanıklarda kullanılmaktadır. Kas gevşetici özelliğiyle, iyi bir masaj yağıdır.

Tansiyon sıkıntısı olanların, ilaç kullananların ve hamilelerin özellikle dahili kullanım konusunda doktora danışması gerekir. 

TEŞEKKÜR
İlk atölye çalışmamdaki emeklerinden dolayı, sevgili Kır Çocukları Nihal, Özgen ve Ceyhan'a, sevgili Sinem Akat 'a, (https://kircocuklari.wordpress.com/),
Sevgili Ali A Sevgin'in mekanı Mandala Yaşam Atölyesi'nde, Fitoterapiye Giriş eğitimini aldığım, 'Hastalıkta ne yapmalıyız?"ı değil 'Hasta olmamak için ne yapmalıyız?'ı ilke edinen Doğal Tıp Uzmanı Saduman Karaca 'ya, (https://www.facebook.com/DT.Uzm.sadumankaraca),
"Tıbbi Bitkileri Doğru Kullanma Rehberi" kitabından ve çeşitli atölye çalışmalarından yararlandığım Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Uzmanı Nazım Tanrıkulu hocama (http://www.nazimtanrikulu.com/) özel teşekkürlerimi sunuyorum.

YARARLANILAN KAYNAKLAR
  • Tıbbi Bitkileri Doğru Kullanma Rehberi - Nazım Tanrıkulu
  • Tam Şifa - Prof. Dr. Canfeza Sezgin
  • Ev Yapımı İlaçlar - Marie - France Muller
  • Bir Yudum Sağlık - Niyazi Eröztürk
  • İlaçsız Yaşam - Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş
  • İyileştiren Bitkiler - Prof. Dr. Canfeza Sezgin

17 Haziran 2018 Pazar

Defne Sabunu

İçindekiler: 
Soğuk sıkım zeytinyağı
Defne yağı
Gıda tipi Hindistan cevizi yağı
Gıda tipi kakao yağı
Soğuk sıkım Hint yağı
Defne uçucu yağı
Sabunlaştırıcı, su

Üniversiteyi Hatay’da okumuş olmam ve mitolojik hikayesi nedeniyle, defne sabunu yapmanın ayrı bir heyecanı olur bende. "Sabungiller" ailesinin bu çok özel sabunu, çocuğu “Defne” olanlara, yolu Hatay’dan geçenlere gelsin! Doğa, Kumsal, Toprak, Ada, Nehir, Su, Pınar, Rüzgar, Çınar, Deniz, Doruk, Eylül, Ekin, Poyraz, Çağla, Irmak… ismini doğadan alanlara ve tabi ki bütün çocuklara gelsin. “Defne” bütün çocuklara umut olsun. Kardeşi “Zeytin” ise, tüm dünyaya barışı getirsin. Minik Defnelerin gerçek hikayesinde, Defneler yaptıklarıyla bütün güzel yüreklere kök salsın. Her mevsim yeşil kalabilen defne ağaçları gibi, bütün çocukların yüzünde de gülücükler eksik olmasın. Onlarla ilgili dileklerimden sonra, yine bir seçim arifesinde geleceğin yöneticilerinden, geleceğin seçmenlerinden bir isteğim olsun: “Başarıdan Önce, Rakibe Saygı!” Yoksa mitolojik hikâyede olduğu gibi, “Filler tepişir, çimenler ezilir.”



Apollon ve Dafni, Antik Yunan mitolojisinde anlatılan bir hikâyedir. Hikayeye göre Apollon, Peneus'u kızı su perisi Dafni'ye aşık olmuştur. Dafni'ye umutsuzca aşık olmasının nedeni, aşk tanrısı Eros'un oklarından birine hedef olmasıdır.
Apollon aslında çok iyi bir okçudur ve kendisiyle övünmeyi çok sever. Bir gün kendisi gibi iyi bir okçu olan Afrodit'in oğlu genç Eros ile karşılaşır ve onun okçuluk kabiliyeti ile ilgili alaycı sözler söyler. Buna karşılık, Eros öç almak ister ve iki ok hazırlar. Biri altın suyuna batırılmıştır ve saplandığı kişiye tutku ve sonsuz aşk verecektir. Diğer ok ise saplandığı kişiyi aşk ve tutkudan tamamen uzaklaştıracaktır. Altın ok Apollon'un kalbine saplanır ve Dafni'ye umutsuzca aşık olur. Fakat ne yazık ki diğer ok Dafni'nin kalbine saplanmıştır. Dafni, Apollon'dan sürekli kaçar ve aşkını reddeder.
Bir gün Dafni yine kaçarken Apollon'a yakalanır ve daha fazla dayanamayacağını anlar. Yunan Yer Tanrısı Gaia'dan "Ey toprak ana! Beni ört, beni sakla, kurtar!" diyerek yardım ister. Apollon tam Dafni'yi yakalayacakken, genç kızın vücudu birden ağırlaşmaya, ayakları toprağa doğru kök salmaya başlar, kolları dallara, saçları yapraklara dönüşür. Güzeller güzeli Dafni,, artık sonsuza dek Defne Ağacı olarak kalacaktır. Apollon ona ulaştığında kalp atışları halen duyulmaktadır. Bunu gören Apollon çok üzülür ve ağaca sarılarak ona çok aşık olduğunu, ağacı sonsuza dek yaşatacağını ve onu unutturmayacağını söyler. Defne ağacından aldığı yapraklarla kendine bir taç yapar ve bu tacı başından hiç çıkartmaz. Tüm Apollon heykellerinin başında gördüğümüz Defne yapraklarından yapılmış tacın kaynağı işte bu hikâyedir.
Bundan böyle Apollon'la özdeşleşen Defne yaprağı, kahramanların tacı olarak zaferi simgeler.
Bazı efsanelere göre bu olay, Antakya'nın Harbiye Beldesi’nde geçmiştir. (Bu arada Harbiye”nin 2012 yılında beri “Defne” adını alarak ilçe olduğunu da ekleyelim.) Bu efsanenin en önemli kanıtlarından biri Antakya Arkeoloji Müzesini'nde bulunan Apollon ve Dafni mozaiğidir. Ayrıca burada yaşayan halk, Harbiye'nin meşhur şelalelerine "Dafni'nin Gözyaşları" adını vermiştir. Üstelik bu şelaleler defne ağaçları arasından akmaktadır. Bu da öykünün Harbiye’de geçtiğini destekleyen önemli bir özelliktir.
Nobel ödülünü kazananlar için İngilizce "Nobel Laureates" ifadesi kullanılıyor. "Laureate" sözcüğü, defne dalları ve yapraklarından yapılan taç anlamına geliyor.

Antik Yunan'da müziğin, güzel sanatların, güneşin, ateşin ve şiirin tanrısı olan Apollon tarafından takılan defne tacı, spor müsabakalarının ve şiir yarışmalarının kazananlarına "gurur sembolü" olarak armağan ediliyordu.








Bıttım - Menengiç Sabunu


Bir an önce görülsün diye Akdeniz
Toros'larda ağaçlar hep çocuk kalır.             
(Sunay Akın - Maki)

İçindekiler:
Menengiç yağı
Soğuk sıkım zeytinyağı
Gıda tipi Hindistan cevizi yağı
Gıda tipi kakao yağı
Sabunlaştırıcı, su

Ülkemizde en çok adı geçen sabunlardan birisi de bir maki türünün meyvelerinden elde edilen Menengiç ve Bıttım sabunu. Menengiç ve bıttım genelde aynı isimle anılsa da aslında birbirine çok yakın olan iki ayrı yabani fıstık türü. Aşılandıklarında Antep fıstığı veya Siirt fıstığı elde ediliyor. Menengiçin filizlerinden salatası ve turşusu yapılır. Meyvesi taze veya kavrulmuş olarak çerez gibi tüketilir. Meyvesi kurutulup kavrulduktan sonra çekilerek kahve gibi tüketilir. Tohumdan elde edilen menengiç yağı sabun hammaddesi olarak veya bakım yağı olarak kullanılır.  

Pistacia khinjuk - Bıttım
Pistacia terebinthus - Menengiç
Pistacia vera - Antep fıstığı

§      





Daha çok yağlı saç ve cilt tipleri için tercih edilir. İçerdiği doğal vitaminler ve mineraller sayesinde saçları ve cildi besleyici özelliğe sahip olduğu düşünülmektedir. 

Siirt Üniversitesi (SİÜ) Rektörü Prof. Dr. Recep Ziyadanoğulları, saç dökülmesi ve cilt sorunlarını gidermede olumlu etkileri olduğuna inanılan bıttım sabununu bilimsel olarak araştıracaklarını anlattı. Kendisinin de saç dökülmesi sorunu yaşadığı için bıttım sabununu tercih ettiğini belirten Ziyadanoğulları, bıttım sabununun kepeklenme ve saç dökülmeleri sorununu giderdiğini, ayrıca cildi güzelleştirdiğini ifade etti. Bugüne kadar bıttım sabunuyla ilgili olarak bilimsel bir araştırmaya rastlamadığını belirten Ziyadanoğulları, aynı zamanda kimya profesörü olduğunu da hatırlatarak, şöyle dedi:
''"Bugüne kadar bıttım sabunu konusunda bilimsel bir araştırmaya rastlamadım. Biz üniversite olarak bu konuda gereken araştırmayı yapacağız. Ancak benim gözlemim bu sabunda bol miktarda organo selenyum bileşiği olduğu yönündedir. Selenyum, saçları güçlendirmek ve dökülmelerini önlemek amacıyla şampuanlara katılıyor. Şampuanlara selenyum bileşiği katılırken, bıttım sabununda ise organo selenyum bileşiği var diye düşünüyorum.'"
Bu araştırmanın sonuçlarına ulaşabilirsem yine buradan yayınlayacağım. 
 Menengiç sabunu, menengiç kahvesi ve çerez olarak tüketilen menengiç tohumu


https://www.gidahatti.com/menengic-25485/